google-site-verification=PbL_5t5j-grNUlEnxPDPRb9h69cnQI7ks2lm5P-n88U
top of page

Turunç

Tanrıların yolunda bir canlıyı kurban etmek semavi dinler öncesi de vardı. Bu bir ya da birkaç hayvan olabildiği gibi Aztekler, Mısırlılar, Fenikeliler, Vikingler gibi insan kurban eden topluluklar da yok değildir. Hatta Homeros’u dinlersek Menelaus’un fırtınadan kurtulabilmek için kızı Iphigenia’yı kurban ettiğini öğreniriz. Yahudilikte ise tarladan ilk çıkan mahsul bile kurban edilir. İncil’de de Hz. İsa’nın katıldığı kurban törenleri anlatılır.

📍

Kurban, Arapça ‘yakınlık’ demektir. Sami asıllı olan bu kelime, Tevrat’ta da geçer. İnsan, kurban keserek rabbine yaklaşmak ister. Arapçada kurbana duhâ (kuşluk) vaktinde kesildiği için ‘udhiyye’, Kurban Bayramı’na da ‘İyd’ul Adha’ denir.

📍

Osmanlı döneminde Eyüp’te, Rami’nin arkasında bulunan Küçükköy civarında, saray için özel olarak kurbanlık koç yetiştiren ve “Saye Ocağı” adı verilen kışlalar mevcuttu. Saye Ocağı, Rumeli’den payitahta getirilen ve sarayda kurban edilmek üzere beslenen koyunların bulunduğu kargir bir bina idi. 1900’lerin başına kadar bu binanın durduğu biliniyor.

📍

Kurban bayramlarında bolca tüketilen et, sindirim sistemini bozduğundan imkanı olan her hane, vücudu dengelediği için “Turunç Reçeli” bulundururdu.

📍

Hayatınızın dengesini hep koruyabilmenizi dilerim. Kan ve gözyaşının akıtılmadığı daha güzel günler umuduyla iyi bayramlar…


0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page