Baharda mis gibi kokan çiçeği, kış geldiğinde şifa deposu portakal, turunçgiller (Citrus) familyasından, anavatanı Çin’in güneyi ve Vietnam olduğu düşünülen hoş kokulu bir ağaçtır. 🍊
Deniz ticaretinin yaygınlaşmasıyla eski kıtaya Portekizli denizciler tarafından getirilmiş, biz de bu nedenle “Portekiz’den gelen” anlamında “portakal” demişiz.
🍊
Mitolojiye göre ana tanrıça Hera’nın toprak ana Gaia’dan evlilik hediyesi olarak aldığı portakallardan kurduğu bir meyva bahçesi varmış ve kimse bunlara elini sürmezmiş. Altından meyvalar veren ağaçların bulunduğu bu bahçenin bakımı, güneşin battığı yerde yaşayan periler olan Hesperid’lere verilince bahçenin adı da “Hesperidlerin Bahçesi” olmuş. Fakat Hera portakallarının çalınmasından çok korktuğu için sadece perilere güvenmeyip bir de pençelerinden zehir damlayan, yüz tane de kafası olan dev gibi bir ejderhayı, yani Ladon’u bu bahçeye bekçi olarak dikmiş. İşte tam burada devreye Herkül girmiş. Hesperidlerin babası olan Atlas’ı kendisine yardımcı olması için ikna eden Herkül, bu yardım karşılığında gökyüzünü sırtında taşımayı kabul edince, Hera değerli bahçesini ve portakallarını kaybetmiş.
🍊
Haiti’deki ilginç bir geleneğe göre, her doğan bebeğin göbek bağı bir portakal çekirdeği ile beraber toprağa gömülüyor. Büyüyen ağaç gelecekte o çocuğa ait oluyor ve çocuk ilk parasını bu ağacın portakallarını toplayıp pazarda satarak kazanıyor. Bu nedenle de Haiti kültüründe meyve ağaçlarının çocukların bakıcısı ve koruyucusu olduğuna inanılıyor. Bir çocuğun ağacı ölür ya da hastalanırsa o çocuğun kaderinin de kötü olacağına kanaat getiriliyor.
🍊
Ben bu geleneğin ilk kısmını pek beğeniyorum doğrusu. O ağacın çocuğun olması...
Comments